Nazım Hikmet: Yaşamak Güzel Şey, Haziran’da Ölmek Zor

3 Haziran 1963’te Moskova’da ölen büyük şair Nazım Hikmet Ran, 20. yüzyıl Türk edebiyatının en önemli ve etkili isimlerinden biridir. Serbest nazımı ülkemizde ilk uygulayan ve şiirlerini elliden fazla dile kazandırmış olan Hikmet, yaşamı boyunca şiirleriyle toplumsal mücadeleyi ve insana duyduğu sevgiyi dile getirdi. Politik görüşleri nedeniyle yıllarca cezaevinde kaldı, ancak serbest bırakıldıktan sonra eserleri ülke sınırlarını aşarak geniş bir okur kitlesi buldu. Ölümünden sonra yayımlanan tüm eserleriyle “halkın şairi” konumuna yükselen Nazım Hikmet, şiir ve oyunlarıyla devrimci bir efsaneye dönüştü.

Hayatı ve Dönemeçleri

  • 1902: Selanik’te dünyaya geldi. Asker ve valilerden oluşan köklü bir aileye mensuptu. Deniz Harp Okulu’ndaki yarım kalan öğreniminin ardından 1921’den itibaren Moskova’da okudu; 1924’te yurda dönüşünde ise Türk Cumhuriyeti’nin yeni rejiminin etkisi altında komünist görüşleriyle gazetelerde yazmaya başladı.
  • 1920’ler: İlk şiir kitabı 835 Satır (1926) ile dikkat çekti. Ancak siyasi tutumları yüzünden “subversif faaliyet” suçlamasıyla sık sık yargılandı.
  • 1938: Ülke içinde çıkardığı çeşitli şiir ve yazılar nedeniyle 28 yıllık ağır hapis cezasına çarptırıldı. Yıllarca İstanbul, Çankırı ve Bursa cezaevlerinde yattığı bu dönemde büyük destanlarını kaleme aldı; Kuvâyi Milliye Destanı ve Memleketimden İnsan Manzaraları bu yıllarda ortaya çıktı.
  • 1950: Demokrat Parti iktidarı döneminde çıkarılan genel affın ardından 15 Temmuz 1950’de yaklaşık 12 yıl süren kesintisiz mahkumiyet hayatının ardından özgürlüğüne kavuştu. Aynı yıl kendine verilen Uluslararası Barış Ödülü’nü dönemin dostu Pablo Neruda kabul etti.
  • 1951: Sağlığı ve siyasi baskılar nedeniyle 17 Haziran 1951’de İstanbul’dan hız motoruyla kaçarak kaçak yollardan Moskova’ya geçti; bir ay sonra Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarıldı. Artık ülkesine dönemeyen Hikmet, Sovyetler Birliği’nde ve o zamanın Doğu Avrupa ülkelerinde yaşamını sürdürdü ve dünya komünizmi ideallerini savunmaya devam etti.
  • 1963: Moskova’da geçirdiği kalp krizi sonucu 3 Haziran 1963’te hayatını kaybetti. Ardından vasiyetiyle naaşı ülkesine getirilerek gömüldü; sonraki yıllarda tüm eserleri yayınlandı ve unutulmaz bir halk kahramanı haline geldi.

Nazım Hikmet’in hayatı, gençlik ideallerinden hapis yıllarına ve sürgün dönemine, politik duruşundan edebi üretkenliğine dek bir dizi çarpıcı dönemeç içerir. Tarihin kırılma noktalarıyla iç içe geçen yaşam öyküsü, eserlerinin etkisini ve şairin kişiliğine dair mitleri şekillendirmiştir. Örneğin, 1921’de Kurtuluş Savaşı’na gönüllü katılıp İnebolu’da geçirdiği günler, özgürlük mücadelesine duyduğu inancı pekiştirmiş; o günlerin anısına düzenlenen şiir ödülleri ve anma etkinlikleri onun İnebolu’yla olan bağını canlı tutmaktadır.

Edebî Miras ve Etkileri

Nazım Hikmet, çağdaş Türk şiirinde “serbest nazım” akımının öncüsü sayılır. Ziya Gökalp’in şiirinden farklı olarak hece veznini bırakarak Rus fütüristlerinin etkisinde serbest heceyi benimsedi ve alışılmadık imgelemlerle “şiiri depoetize” etmeye çalıştı. Anlaşılır, akıcı dili ve ritmiyle yeni bir söylem oluşturan şair, toplumcu gerçekçilikle bireysel temaları ustalıkla harmanladı. Şiirlerinden çok sayıda mısra (örneğin “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” gibi dizeler) Türkçe’nin unutulmazlarından oldu.

Onun etkisi yerli edebiyatta derindir. Ahmed Arif, Attilâ İlhan, Rıfat Ilgaz, Sabahattin Ali gibi sonraki kuşak şairler Nazım Hikmet’i ilham kaynağı olarak gördü. Uluslararası düzeyde de saygı gördü: Diego Rivera, Pablo Neruda gibi sanatçılarla anılır, Fransız ve Arap şairler onun şiirlerini örnek gösterir. Duvar gazetesine konuşan edebiyatçı Cem Erciyes’in belirttiği gibi, 1980-90’larda sosyalizm eskisi kadar popüler olmasa da Nazım’ın popülerliği azalmadı; şiirinin üstünlüğü ve rengârenk yaşamı bunu sağladı. Örneğin Faslı şair Abdellatif Laâbi, Nazım Hikmet’in şiirlerinin Arap dünyasında “dönüşüm ateşleyicisi” olduğunu söylüyor.

Özetle, Nazım Hikmet’in şiir ve oyunları toplumcu bir duyarlılıkla birlikte evrensel insanlık temaları içerir. Savaş, sevgi, hak, hürriyet, vatan hasreti gibi temaları işlerken kullandığı güçlü imge ve ritim, hem halkın hem de aydınların kalbinde yer etti. Şiirleri 50’den fazla dile çevrildiği gibi, dramalarının bir kısmı halen dünyanın çeşitli tiyatrolarında sahnelenir. Tüm bu özellikleriyle Nazım Hikmet, ulusal sınırları aşan bir evrensel kültür mirası yarattı; bugün bile şiirleri yeni kuşaklara ilham vermeyi sürdürüyor.

“Haziran’da Ölmek Zor”un Simgesel Anlamı

“Haziran’da ölmek zor!” dizesi, Nazım Hikmet’e ait olmamakla birlikte onun ölüm yıldönümüne duyulan hüznü özetleyen en tanınmış ifadelerden biridir. Şiir dünyamızda bu dize, daha çok Hasan Hüseyin Korkmazgil’in 1976 tarihli aynı adlı şiirinden bilinir. Korkmazgil, 1963’te Nazım Hikmet’in vefatı üzerine aklına düşen dizeleri yıllarca kalbinde taşıdıktan sonra 1976’da yazıya dökmüştür. Şiirde, Haziran ayında doğanın kışkırtıcı canlılığı ve umudun tam tersine, veda acısı vurgulanır.

Bu anlam çerçevesinde “haziran ayında ölmek” mecazî olarak yaşam dolu bir mevsimde uğranan büyük kaybı, umudun yeşerdiği dönemde gelen acıyı simgeler. Korkmazgil’in “Haziran’da ölmek zor!” nakaratı, Kasım gibi karanlık bir ay yerine baharın ortasında uğradığı bu kaybın vicdan sızısını dile getirir. Haziran ayında ölmek, hem şairin edebî mirasının tazelenmesine hem de ardında kalanların yasına atfedilen bir sembol hâline gelmiştir.

Güncel Anmalar ve Tartışmalar

Nazım Hikmet’in adı bugün de sıkça anılıyor ve tartışılıyor. Kültürel etkinlikler açısından birçok yerel yönetim ve dernek şaire özel programlar düzenliyor. Örneğin Denizli Büyükşehir Belediyesi, Hikmet’in 123. doğum yılı vesilesiyle 14-15 Ocak 2025 tarihlerinde “Denize Dönmek İstiyorum” konseri ile “Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim” adlı tiyatro oyununu halkla buluşturdu. Benzer biçimde Bursa’da 2024-2025 dönemi “Nâzım Hikmet Yılı” ilan edilerek 9 Mayıs – 9 Eylül 2025 arasında “Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim” adlı bir sergi ve 9-10 Mayıs’ta bir ulusal sempozyum düzenleniyor. İstanbul Karşıyaka’da 2015’te açılan 3,5 metrelik heykel, şairi sürekli hatırlatmak için dikildi. İnebolu’da “Nâzım Hikmet İnebolu’da” şiir ödülleri verilmeye başlandı; 2025’te bu ödülü Cemalettin Kürkcü kazandı. Ayrıca Moskova’da Nazım’ın Novodeviçi Mezarlığı’ndaki mezarı başında her yıl anma töreni düzenleniyor; Haziran 2025’te ünlü şarkıcı Cem Adrian anma konseri verdi ve “Nazım Hikmet Dostluk Ödülü” Macar araştırmacı Gün Benderli’ye layık görüldü. Yine yurtdışında, Türkiye kökenli yönetmen Biket İlhan’ın Mavi Gözlü Dev adlı Nazım biyografi filmi 2024’te Londra Sinema Festivali’nin kapanış filmiydi.

Tartışmalı boyutlar da yok değil. Son dönemde Nazım Hikmet eserlerine yönelik kısıtlamalar gündeme geldi. Örneğin Aralık 2024’te bir bakanlık direktifiyle Kuvâyi Milliye Destanı halk kütüphanelerinden “uygunsuz içerik” gerekçesiyle kaldırıldı. Bu karar, CHP’li milletvekillerinin de tepki gösterdiği bir sansür tartışmasını başlattı. Anıt ve heykel tartışmaları da sürüyor: 2006’da İstanbul Esenyurt’ta kültür merkezinden kaldırılan Nazım Hikmet büstü, yıllar sonra belediye başkanının geri koymasıyla yeniden yerine kavuştu. Öte yandan Nilüfer Belediyesi, Hikmet’in Bursa yıllarını konu alan belgesel gösterimi ve anma programları ile 2016’da ilk kez Nazım posteri (“pul”) bastı. Tüm bu uygulamalardan görüldüğü üzere Nazım’ın adı etrafında sanat etkinlikleri ve kutlamalar düzenlenirken, zaman zaman ideolojik gerilimler de yaşanıyor. Nazım Hikmet’in yaşamı ve eserleri, her anında derin düşünce ve duygular barındıran bir kesit sunar. Günümüzde düzenlenen anma konserleri, sergiler, şiir ve tiyatro etkinlikleri onun çok yönlü mirasını sürdürürken; okur nazarında Haziran ayına iliştirdiği o meşhur soru “Acaba biz de her baharda umudu yeşertebilecek miyiz?” gibi bir anlam taşır. Haziran’da ölmek zor dizesi belki de bize hatırlatır ki, yaşamı kucaklamak için zorlukları göğüslemek, umudu ve sanatı diri tutmak en büyük görevlerimizden biri.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top